Gamze Kaya & Süleyman Elik
Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi (İSMUS), V/1 (2020), s. 35-59
Afganistan, tarih boyunca imparatorlukların battığı ve büyük güçlerin hezimete uğratıldığı bir coğrafyadır. Son iki yüzyılda da Büyük Britanya, Sovyetler Birliği ve Amerika aynı kaderi yaşamıştır. Türkiye’nin Afganistan ile yüzyılı aşan ilişkisi büyük güçlerin istilalarına rağmen çok özel bir düzlemde devam etmiştir. Pakistan ile Afganistan, Türkiye’nin Yeniden Asya Girişimi’nin Orta Asya Türk coğrafyasının stratejik derinliği ve parçası olarak düşünülür. Çin, Rusya ve Hindistan arasında kilit bir jeopolitik öneme sahip olan iki Müslüman ülke Kuşak Yol Projesi’nin ana geçiş güzergâhı olan Kalpgah’la bütünleşmektedir. Türkiye’nin dini ve kültürel bağlarından beslenen yumuşak güç unsurları Afgan toplumunun temel ihtiyaçları olan eğitim, sağlık ve alt yapı hizmetlerini sunma imkânı sağlamaktadır. Bu durum Taliban’ın Kabil’de yönetimi almasına rağmen devam etmektedir. Çalışmada Türkiye’nin Afganistan’a hangi bağlamda yaklaştığı, tarihten günümüze kadar Afganistan’daki iç dinamiklerin ilişkilere etkisi, Soğuk Savaş ve sonrası bölgesel ve küresel meselelerin iki ülke ilişkilerine nasıl yansıdığı sorularına cevap aranmıştır. Çalışmanın temel tespiti yüzyılı aşan tarihi süreç içerisinde her iki ülkenin iç ve dış konjonktüründeki değişimlere rağmen ilişkilerinin kopmadığı, kendine has istisnai ve her zaman özel bir ilişki türünün var olduğudur. Diğer tespit ise jeopolitik rekabette Türkiye’ye stratejik fayda sağlama potansiyeline sahip olduğudur. Türkiye Afganistan ilişkilerinin tarihi gelişimi ve gelecekte ne yönde şekillenebileceği ortaya konulmaya çalışılmıştır.