Berdal ARAL
Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi (İSMUS), II/2 (2017), s. 57-77
Hiç kuşku yok ki, insan hakları doktrini, Aydınlanma süreci ve liberal içerikli anayasal devrimlerle birlikte Batı’da şekillenmiş nispeten ‘modern’ bir olgudur. Bu anlamda Osmanlı İmparatorluğu’nun insan haklarına ilişkin performansını ele almak bir bakıma anakronik görünebilir. Ne var ki, kavramın kendisine odaklanmak yerine, medenî ve siyasî haklar ile iktisadî, sosyal ve kültürel hakların tekabül ettiği haklara ve güvencelere odaklanıldığı takdirde, bu tür bir tahlil çok da anlamsız olmayacaktır. Bu çerçevede, bu makale çalışmamızda, yaşama hakkı, işkence yasağı, din özgürlüğü, yargı bağımsızlığı, maddî anlamda insanca yaşam, ve azınlık hakları gibi konular başta olmak üzere, Osmanlılar devrinde, devletin, özellikle İslam Hukuku’nun açıkça düzenlediği alanlarda, tebaaya güçlü hukukî ve yargısal güvenceler sağladığı ve genel olarak keyfî davranmaktan uzak olduğu ifade edilmektedir. Hatta Osmanlı devletinin, çağdaşı olan Avrupa devletlerine kıyasla, insan hakları alanında oldukça iyi bir performans sergilediğini belirtmek gerekir. O nedenle, insan hakları doktrininin kapsamına giren haklar kümesi bağlamında Osmanlıların tasavvur ve uygulamalarına odaklanılmasının, uluslararası düzeyde insan hakları literatürüne önemli bir katkı sunacağı açıktır.